top of page
  • LinkedIn
  • Instagram

Urla Balık Mezatı: Geceden Sabaha, Denizle Uyanan Bir Ritüel

Sadık Turan Alp'in kaleminden


Her sabah saat tam 10:00’da Urla İskele’de kurulan balık mezatı, benim için sadece balık almakla ilgili değil. O sabahlar, bir ritüelin parçası gibi gelir bana. Geceden gelen tuzlu havanın içinde, teknelerin kıyıya yanaştığı o sessiz ve ağır anları izlemek, denizle doğrudan bir bağ kurmak gibi. Mezat, bu bağın sesidir adeta.


urla balık mezatı

Mezatın Kalbi: Ses, Hareket ve Heyecan


İzmir’in Urla ilçesi, Ege’nin en özel kıyılarından biri. Ama Urla İskele Balık Mezatı, bu kıyının kalp atışıdır. Balıkçılar teknelerinden sabaha karşı çıkardıkları çipura, sinarit, levrek, barbun gibi taptaze balıkları tezgâhlara dizerken, arka fonda yükselen martı sesleri ve mezatçının gür sesi ortamı sarar. Bir yanda fiyat teklifleri yarışırken, diğer yanda komşular arasında sohbetler, kahveler elden ele dolaşır.


Denizin Tazeliğiyle Uyanmak


Bu mezata her gelişimde aynı şeyi hissederim: Denizin bana sunduğu cömertliği. Her balığın pullarında gece boyunca verilen mücadelenin izleri vardır. Tazelik yalnızca lezzet değil, aynı zamanda emeğin, sabrın ve doğayla uyumun sembolüdür. Urla mezatı, bu emeği doğrudan soframıza getirir.


Bir Topluluk Geleneği


Mezat sadece alışveriş değil; dostlukların tazelendiği, yıllardır aynı sandalda kürek çekenlerin selamlaştığı bir yerdir. Burada fiyat kadar bakış önemli. Bir bakışla “tamam” denir, bir baş hareketiyle “çekil” anlamı verilir. Bu sessiz dilin içinde yer almak, insanı zamanın dışında hissettirir.


Urla'nın Kimliğinde Bir İz


Urla Balık Mezatı, sadece Ege mutfağının değil, bu toprakların denizle kurduğu ilişkinin bir aynasıdır. Balıkların, teknelerin ve insanların oluşturduğu bu sabah tiyatrosu, her gün yeniden sahnelenir. Ve ben, bu gösterinin bir seyircisi değil, bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyarım.

Comments


bottom of page